top of page

TARİHÇE

TARİHÇE


BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ VE DUMLUPINAR ZAFERİ

Dr. Öğr. Üyesi Arif KOLAY*

Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti

Avrupa’da başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti topraklarının paylaşılmasını gündeme getirmiştir. Avrupa devletlerinin kendi aralarında imzaladıkları gizli antlaşmalar aslında savaş öncesinde bu paylaşmayı savaşsız bir şekilde yani masa başında halletmek idi. Savaş çıktıktan sonra ise imzalanan bu gizli antlaşmalar doğrultusunda Osmanlı’nın bölüşülmesini hedefleyen politikaları yürürlüğe koymuşlardır.

İngiltere, Rusya, Fransa, Japonya ile daha sonra katılan İtalya ve Yunanistan İtilâf Devletleri blokunu oluşturmuşlardır. İttifak Devletleri blokunda ise Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan yer almıştır. 

Osmanlı Devleti, öncesinde tarafsızlığını ilan etmiş; ancak, hızla gelişen askerî ve siyasi hadiseler neticesinde, ittifak bloku yanında yer almıştır.

Avrupa’da başlayıp kısa sürede genişleyen Birinci Dünya Savaşı, 1914-1918 arasında dört yıl sürmüştür. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki kara ve denizlerde açılan cephelerde gerçekleştirilen savaşlarda milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. 

Osmanlı Devleti henüz yeni gerçekleştirdiği Trablusgarp ve Balkan savaşlarının yaralarını saramadan kendini bu savaşın içinde bulmuş ve dört yıl boyunca, pek çok cephede mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Bazı cephelerde başarılı sonuçlar alınmışsa da neticede ittifak bloku savaşı kaybetmiş ve bunun sonucunda İtilaf Devletleri adına İngiltere ile son derece ağır şartları olan Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. 

Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin egemenlik hakları tamamen ortadan kalkmıştır. Devlet her alanda İtilaf Devletlerinin vesayeti altına girmiştir. Ordu terhis edilmiş, silah ve mühimmat İtilaf Devletlerine teslim edilmiştir. 

Demir yolları başta olmak üzere bütün ulaşım hatları, limanlar, boğazlar, haberleşme sistemleri, yer altı ve yer üstü ekonomik kaynaklar İtilaf Devletlerine teslim edilmiştir.

İtilaf Devletleri özellikle 7’nci madde hükümleri doğrultusunda, zaman kaybetmeden ülkenin birçok bölgesini işgale başlamışlardır. Çanakkale ve İstanbul Boğazı da yabancı devletlerin kontrolüne geçmiştir. Bu sırada Yunanistan da, İngiltere’nin desteği ile Ege Bölgesi’ni işgal etmiştir. Bütün bu şartlar altında zaten yıllardır savaş sürecinde olan ve her türlü sıkıntılara düçar olan Osmanlı halkını çetin bir yok oluş-varoluş mücadelesi beklemektedir.

Mondros Mütarekesi’nin şartlarının uygulamaya konulması sürecinde İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa, 9’uncu Ordu Müfettişliği görevi ile “eşkıyalık faaliyetlerini önlemek, işgallere karşı oluşturulan dernek ve cemiyetleri dağıtmak, Mütareke hükümleri gereği bölgedeki silah ve cephaneyi toplayıp merkeze göndermek” maksadıyla bölgeye gönderilmiştir.

Samsun’da kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra Havza’ya geçen Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin birlik ve beraberliğini sağlamak için toplantılar yapmış ve Havza Genelgesi’ni yayımlamıştır.

Ardından 12 Haziran’da Amasya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, Sivas’ta millî bir kongre toplanması kararını bildiren ve Millî Mücadele’nin gerçek anlamda başlangıcı sayılabilecek Amasya Tamimi’ni 22 Haziran 1919 tarihinde yayımlamıştır.

Mondros Mütarekesi’nden sonra işgallerin artmasından sonra, çeşitli bölgelerde yerel olarak Kuvâ-yı Millîye adı altında gönüllü birlikler oluşturulmuş, yapılan çalışmalarla işgallerden kurtuluş çareleri aranmaya başlamıştır. Yunan işgali üzerine Batı Anadolu’da ilk geniş çaplı kongre Balıkesir’de Haziran 1919’da gerçekleştirilmiştir. Bunu diğer yerel kongreler takip etmiştir.

Amasya Tamimi’nde yapılması planlanan ve oy birliği ile kongre başkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa riyasetinde Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanmıştır. 16 gün süren kongre çalışmalarının sonucunda önemli kararlar alınmıştır.

Doğu ve batı illeri ile Trakya’nın yani bir yerde bütün ülkenin birliğini sağlamak çarelerini aramak maksadıyla Amasya Tamimi ile Sivas Kongresi’nin toplanması kararlaştırılmıştır.

4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongreye çeşitli vilâyetlerden delegeler katılmış, başkanlığa ise Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir. 

Kongrenin ilk günlerde manda sistemini kabul etmek isteyenlerin olduğu gruplar arasında önemli tartışmalar yaşanmış fakat Mustafa Kemal Paşa’nın bunları ikna etmesi ile kongre başarıyla sonuçlanmış ve burada da önemli kararlar alınmıştır.

TBMM’nin Açılışı

Havza Genelgesi, Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele’nin yürütülmesinin bir kurucu meclis tarafından yapılmasını uygun görüyordu. Bu amaçla Ankara merkez seçilmiş ve Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihli genelgesi ile bütün ülkede seçimler yapılmış, Ankara’da toplanacak olan Millet Meclisinin hazırlıkları tamamlanmış ve 23 Nisan 1920 tarihinde de açılmıştır. 

Büyük tarihi görevleri ve sorumlulukları olan bu Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı Meclis Başkanlığına seçmiştir. 

Mustafa Kemal Paşa, 24 Nisan günü yaptığı uzun bir konuşma ile gelişen siyasi olayları değerlendirmiş; Türkiye Büyük Millet Meclisinde takip edilecek siyaseti açıklamıştır. TBMM, olağanüstü şartlar altında, Millî Mücadele’nin sonuna kadar devamlı ve düzenli bir şekilde çalışmış; süratli kararlar almış, sevk ve idare ettiği orduyla işgallere karşı ülkeyi savunmuştur.

TBMM’nin yönettiği savaşların başında Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri gelir. 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında Yunanlarla yapılan Birinci İnönü Muharebesi Türk kuvvetlerinin zaferiyle neticelenmiştir. Buradaki başarı kesin zaferin bir başlangıcını teşkil etmektedir. 

23 Mart-1 Nisan 1921 tarihleri arasında gerçekleşen İkinci İnönü Muharebesi sonucunda da zafer yine Türklerin olmuştur. Bunun önemli sonuçları olmuştur. Öyle ki, Fransızlar Zonguldak’tan; İtalyanlar da Güney Anadolu’dan askerlerini çekmeye başlamışlardır. Bu zafer millî egemenliğin gerçekleşmesi yolunda atılan en önemli adımlardan birisi olmuştur.

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri (10-24 Temmuz 1921)

Birinci ve İkinci İnönü Muharebelerinde yenilgiye uğrayan Yunanlar, Aslıhanlar ve Dumlupınar galibiyetlerinden de cesaret bularak Anadolu’daki işgal güçlerinin sayısını artırmışlardır. 10 Temmuz 1921’de Bursa ve Kütahya-Gediz istikametlerinden saldırıya geçen Yunan ordusu ile Türk kuvvetleri Eskişehir’in doğusunda karşılaşmıştır. Bir kısım Türk kuvvetleri de Kütahya’da Yunanlarla karşı karşıya gelmiştir. Eskişehir’de bulunan Türk birlikleri, Yunanlar karşısında yenilmiş ve Eskişehir kaybedilmiştir. Bunun üzerine ordu taktik savunma yapmak maksadıyla Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiştir. Eskişehir’in kaybı TBMM’de çok şiddetli tartışmaların yaşanmasına sebep olmuş ve Mustafa Kemal sorumlu tutularak eleştirilmiştir.

TBMM’de günlerce süren görüşmelerden sonra TBMM Başkanı Mustafa Kemal’e 3 ay süre ile Başkomutanlık görevi verilmiştir. Ardından 7-8 Ağustos 1921 ‘de Tekâlif-i Millîye emirleri yayımlanmış ve savaş için ülkenin bütün kaynaklarının kullanılması hedeflenmiştir.

Kütahya-Eskişehir Savaşları’nda elde ettikleri başarıyı sürdürmek ve Türk ordusuna son darbeyi vurup Ankara’yı işgal etmeyi amaçlayan Yunanlar yeni bir saldırı başlatmışlardır. 

Bu maksatla yapılan Sakarya Meydan Muharebesi yüz kilometrelik bir cephe üzerinde 22 gün 22 gece devam etmiş ve Türk birliklerinin zaferiyle sonuçlanmıştır. Mustafa Kemal, Sakarya Savaşı’nda dünya savaş tarihine geçen meşhur sözü söylemiştir:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça bırakılamaz. Büyük küçük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe kurarak çarpışmayı sürdürür. Yanlarındaki birliklerin çekilmek zorunda olduğunu gören birlikler onlara bağlı olamaz. Bulundukları yerde sonuna kadar karşı koyacaklardır.”

22 gün süren savaş sonucunda Yunanlar. yenilmiş ve savunma durumuna geçmişlerdir.

 

TBMM hakkındaki kuşkular tamamen ortadan kalkmıştır.  TBMM Mustafa Kemal’e "Gazilik" ve "Mareşallik" unvanlarını vermiştir. 

Savaş, Kurtuluş Savaşı’nın son savunma savaşı olmuştur. İtalyanlar Anadolu’yu tamamen boşaltmış, Rusya aracılığı ile Kafkas Cumhuriyeti’yle Kars Antlaşması imzalanmıştır.

İngiltere ile esir Mübadelesi Antlaşması imzalanmış ve Malta’daki Türk esirler serbest bırakılmıştır. Fransa ile Ankara Antlaşması, Ukrayna ile de Dostluk Antlaşması imzalanmıştır.

Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi (26-30 Ağustos 1922)

Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra hem kamuoyunda hem de birliklerde moraller yerine gelmiştir. Bir taarruz harekâtı için gerekli hazırlıkların yapılması hususunda çalışmalar yapılmış ve ordu son zaferi elde etmek için hazırlanmıştır. 

Bu maksatlarla Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1922 yılının Haziran ayı ortalarında, taarruza geçme kararını almıştır. 

Burada asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yaparak, düşmanı hızlı ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktır. Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi, Millî Mücadele’min son safhasını teşkil etmiştir. 

Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Türk ordusu 3 yıl 4 aylık süreçte adım adım hedefe ulaşmıştır.

Yunan ordusu Batı Anadolu’yu Türk ordusuna karşı savunmayı planlayarak bu doğrultuda hareket etmiş ve savunma hattını bir yıla yakın bir zamanda tahkim etmiştir. Özellikle Eskişehir ve Afyon bölgelerine önem verilerek daha fazla güç tutulmuştur.

Türk ordusu da taarruz planı hazırlamıştır. Buna göre, 1. Ordu kuvvetleri, Afyon’dan taarruza geçtiğinde, 2. Ordu kuvvetleri de 1. Ordu bölgesine düşmanın kuvvet kaydırmasına engel olacaktır.  Aynı zamanda Döğer bölgesinde bulunan Yunan kuvvetlerini kendi üzerine çekmeye çalışacaktır. Süvari Kolordusu da Ahır Dağları’ndan geçip Yunanlara taarruz edecektir. Böylelikle düşmanın İzmir’le olan gerek telgraf ve gerek demir yolu bağlantısını kesecektir. Yani baskın yolu ile düşman ordusunun imha edilmesi tasavvur edilmiştir.

Her iki ordunun insan ve mühimmat durumuna gelince: İki taraf gerek insan ve gerekse sahip oldukları tüfekler bakımından birbirine denk idi. Süvari birlikler açısından Türklerin üstünlüğü olmasına karşılık top, makineli tüfek, motorlu araç ve uçak yönünden Yunanlar üstün durumdaydı. 

Böyle bir ortamda Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922’de Ankara’dan Akşehir’e giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini vermiştir.

26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte Kocatepe’ye geldi ve savaşı buradan idare etmeye başladı. Böylelikle Büyük Taarruz Kocatepe’de başladı.

Türk piyadeleri, sabah saat 6 sularında Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonra Tınaztepe’yi ele geçirmiştir. Bundan sonra saat 09.00’da Belentepe, ardından Kalecik-Sivrisi ele geçirilmiştir. 

Taarruz’un birinci günü, Büyük Kaleciktepe’den Çiğiltepe’ye kadar 15 kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzileri temizlenmiştir. 

5. Süvari Kolordusu Yunanların ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulunmuş, 2. Ordu da cephede kendisine verilen görevi yerine getirmiştir.

27 Ağustos Pazar sabahı Türk askeri kuvvetleri tüm cephelerde süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla yeniden taarruza başladı ve Afyon kurtarılmış oldu. Böylelikle Başkomutanlık Karargâhı ile Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı Afyon’a taşınmıştır.

28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri yapılan taarruzlar da başarılı oldu.

Komutanlar 29 Ağustos gecesi tekrar bir durum değerlendirmesi gerçekleştirdiler ve hemen harekete geçilip hızlı bir şekilde savaşın neticelendirilmesi gerekli görüldü. Buna göre hareket edilerek 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü yapılan taarruz ile Türk ordusu kesin zaferi kazandı. Bu zafer Türk tarihine Başkomutan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Zafertepe’den idare ettiği 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi sonunda, Yunan ordusunun büyük kısmı yok edilmiş veya esir alınmıştır.

Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emri ile takip devam etmiştir.

Takip Harekâtı ve Zafer

30 Ağustos’taki zaferden sonra 1 Eylül 1922’de Türk kuvvetlerinin takip harekâtı başlamıştır. Savaşlardan kurtulabilen Yunan askerleri başta İzmir olmak üzere Mudanya ve Dikili’ye doğru kaçmaya başlamışlardır.

Takip harekâtı sonucunda Türk ordusu 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girmiş ve bayrağımız Kadife Kale’ye çekilmiştir. 

9 Eylül 1922’de İzmir, 11 Eylül’de Bursa ve 18 Eylül’de de tüm Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştır. 

11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğu Trakya, silahlı çatışma olmadan Yunanlardan temizlenmiştir. 

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye’nin bağımsızlığını tüm dünyaya tarafından kabul edilmiştir.

Tükendi, bitti denildiği bir anda bütün varını yoğunu ortaya koyarak kazanılan zaferle sadece ülke toprakları düşmandan kurtarılmamıştır. Aynı zamanda millî egemenliğe dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci başlatılmış ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir. 

Öyle ki; Başkomutan Meydan Muharebesi’nden iki yıl sonra Mustafa Kemal Paşa, Zafertepe’de kazanılan zaferin önemini “… Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır…” şeklinde ifade etmiştir.

Kaynakça
AKGÜL, Suat; Zafertepeçalköy-Başkomutanlık Zaferi, Ankara 1998.
AKYÜZ, Yahya; Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu 1919-1922, Ankara 1988.
ARIKAN, Zeki; Mütareke ve İşgal Dönemi İzmir Basını (30 Ekim 1918-8 Eylül 1922), Ankara 1989.
ARTUÇ, İbrahim; Büyük Taarruz Başkomutan Meydan Muharebesi, İstanbul 1986.
AYBARS, Ergun, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ege Üniversitesi Basım Evi Müdürlüğü, İzmir 1984.
AYBARS, Ergün; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ankara, 1989.
AYDOĞAN, Metin, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı, Umay Yayınları, İzmir 2006.
BAL, Mehmet Akif; Atatürk İlke İnkılâp Tarihi, Rize 2001.
BELEN, Fahri; Büyük Türk Zaferi (Afyon’dan İzmir’e Kadar), 1999.
BELEN, Fahri; Yunan Cephesi Nasıl Yarıldı. Büyük Zaferin 50.Yıldönümüne Armağanı. İstanbul 1972.
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Büyük Zafer ve Sonuçları (60. Yıldönümü Toplantısı Bildirileri), İstanbul 1982.
GÖRGÜLÜ, İsmet; Büyük Taarruz, Ankara 1992.
GÜNEŞ, İhsan; “Büyük Taarruz Öncesi Diplomatik Hazırlıklar” X. Milli Egemenlik Sempozyumu. Büyük Taarruz ve Sonuçları, Ankara 1996.
İŞCAN, Nejat; Fotoğraflarla Dumlupınar, Eskişehir 2001.
JAESCHKE, Gotthard; Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi Mondros’tan Mudanya’ya Kadar (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922), Ankara 1989.
KARABEKİR, Kazım, İstiklal Harbimiz, İstanbul 1960.
KINROSS, Lord, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Altın Kitaplar Yayınevi 1994.
KOCATÜRK, Utkan; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, Ankara, 1988.
ORTAYLI, İlber, Türkiye’nin Yakın Tarihi, Timaş Yayınları. İstanbul 2010.
ÖNDER, Mehmet; Akşehir’de Garp Cephesi Karargahı ve Büyük Taarruz Kararı. Büyük Zaferin 50.Yıldönümüne Armağan, İstanbul 1972.
ÖZAKMAN, Turgut; Vahidettin Mustafa Kemal ve Milli Mücadele (Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar), Ankara 2007.
SABİS, Ali İhsan; İstiklal Harbi ve Gizli Cihetleri, C.5, 6, İstanbul 1993.
SANDER, Oral, Siyasi Tarih, Cilt: I, Ankara 1999.
SARIHAN, Zeki; Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV (Sakarya Savaşı’ndan Lozan’ın Açılışına 23 Ağustos 1921-20 Kasım 1922), Ankara 1992.
ŞİMŞİR, Bilal N., İngiliz Belgeleri İle Sakarya’dan İzmir’e 1921-1922, İstanbul 1982.
ŞİMŞİR, Bilal, –İngiliz Belgeler ile- Sakarya’dan İzmir’e 1921-1922, Bilgi yay., Ankara 1981.
TANSEL, Selahattin; Mondros’tan Mudanya’ya kadar C. IV, Ankara 1978.
TENGİRŞEK, Yusuf Kemal; Vatan Hizmetinde, Ankara 2001.
TUNCEL, Bedrettin; Büyük Zafer ve Afyonkarahisar, Büyük Zaferin 50.Yıldönümüne Armağan, İstanbul 1972.
TURAN, Mustafa; Milli Mücadele’de Siyasi Çözüm Arayışları (30 Ekim 1918-24 Temmuz 1923), Ankara 2005.
TURAN, Mustafa; Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Ankara 2004.
Türk İstiklal Harbi, Büyük Taarruz( 1-31 Ağustos 1922), C.II, VI. Kısım, 2.Kitap, Ankara 1995.
UĞURLU, Nurer; 30 Ağustos Hatıraları, İstanbul 2000.
YALÇIN, Semih; Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Ankara 2010.
YAZMAN, Aslan Tufan; Dumlupınar’dan İzmir’e Esen Kasırga Günü Gününe Büyük Taarruz, İstanbul 1971.

 
 
* Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/Kütahya. arif.kolay@dpu.edu.tr

bottom of page